DeFi'nin Geleceği: Geleneksel Ödeme Sistemleriyle Entegrasyon

Kripto para birimlerinin 2018'deki ilk dönemlerindeki zorlukları hatırlayın. KYC (Müşterini Tanı) süreçlerindeki gecikmeler, banka transferlerindeki aksaklıklar ve cüzdan adreslerinin doğruluğundan duyulan şüpheler... Şimdi durum daha iyi olsa da, geleneksel bankacılık sisteminden kaynaklanan birçok sürtüşme ve zorluk hala devam ediyor.

DeFi'nin bir sonraki evresi, bir zamanlar yıkmaya çalıştığı geleneksel ödeme sistemleriyle entegre olarak ilerleyecek. Visa'nın zincir üstü stabilcoin çözümleri ve Mastercard'ın kripto kimlik bilgileri gibi girişimler, bu iki dünya arasındaki köprüyü kurma yönünde önemli bir ivme kazanıyor. Tüketiciler ve satıcılar genellikle finansal bir devrim istemiyorlar; kriptonun tıpkı Apple Pay gibi 'çalışmasını' arzuluyorlar ve sanal kart çözümleri bu basitliği sessizce sağlıyor.

Gerçek kripto benimsenmesi, büyük vaatler veya maksimalizmle değil, tanıdık sistemler tarafından desteklenen sorunsuz ödemelerle gelecek ve içeriden dışarıya doğru sessizce yeniden şekillenecek. Bu nedenle, bir açmazla karşı karşıyayız: DeFi, ölçeklenmek için hala geleneksel altyapı raylarına bağlı, ancak aynı raylar benimsenmeyi yavaşlatıyor. Bu gerçeğe direnmek yerine, ilerlemenin bir sonraki aşaması, bu sistemlere dahil olmak ve onları içeriden yükseltmekten geçiyor. İlginç bir şekilde, DeFi'nin geleceği, bir zamanlar yıkmaya çalıştığı oyunculara (Visa ve Mastercard) bağlı olabilir. Başlangıçta bir sapma gibi görünen şey, bir avantaj kanıtlıyor.

Visa ve Mastercard, eski sistemlerin bir sonucu gibi görünse de, aslında daha derin bir sorunun, yani bürokratik yapılar tarafından dayatılan eski politikaların bir tezahürü. Neyse ki, bu politikalar değişiyor. Visa'nın zincir üzerinde doğrudan stablecoin ödemeleri yapması ve Mastercard'ın kripto kimlik bilgileri pilot uygulamalarını başlatması gibi, manzarayı yeniden şekillendirebilecek erken adımlar görüyoruz. Bu temel değişiklikler, ölçeklenebilir gerçek kripto harcamalarının kilidini açabilir.

Kriptonun bir varlık veya yatırım aracı olarak artan benimsenmesine rağmen, çoğu kullanıcı onu hala bir değişim aracı olarak kullanmakta zorlanıyor. Çoğu işletmenin kriptoyu kabul etme konusunda zorluklarla karşılaşması da yardımcı olmuyor. Gerçek adaptasyon istiyorsak, sahip olduğumuz sistemle çalışmak zorundayız. Çünkü zaten her yerde. Ve ne oldu biliyor musunuz? Bunu tam olarak anlayan web3 projeleri var. Bunlar, sıfırdan yeniden inşa etmeyi değil, işe yarayanı alıp kripto dostu hale getirmeyi amaçlayan devrim niteliğinde çözümler sunuyorlar.

Böyle bir yaklaşımın en iyi örneği, mevcut altyapı ile kriptoyu birleştiren ve fiziksel bir karta ihtiyaç duymadan Apple Pay'e benzer sorunsuz işlemleri etkinleştirmek için NFC'den yararlanan sanal kartlardır. Konsept basittir: kullanıcılar bir uygulama indirir, özel bir kripto cüzdanını fonlar ve ardından dijital varlıklarını standart bir Visa veya Mastercard POS sistemine sahip herhangi bir mağazada harcarlar. Satıcılar fiat para birimi alırken, kullanıcılar kripto ile ödeme yapar, normal kart ağı aracılarını ve ücretlerini atlar. Tüm dönüşümler arka planda anında gerçekleşir ve kripto harcamayı zahmetsiz hale getirir.

Sonuç olarak, kriptonun devrim yaratma vaadi taşıdığı görülüyor, ancak ortalama bir kullanıcı bir devrim istemiyor. Dokunmak, ödeme yapmak ve devam etmek istiyor. Kazanan bu. Visa ve Mastercard, bunu mümkün kılan beklenmedik ortaklar.

Elbette, bu her şeyin çözüldüğü anlamına gelmiyor. Geleneksel bankacılık hala kısıtlamalar getiriyor. Mevzuatın yavaşlatıcı etkisi hala inovasyonu engelliyor. Her şeyin ötesinde, daha iyisini hak eden 1,4 milyar bankasız insan var. Ancak kriptonun gerçekten kullanılabilir hale gelmesi için, bugün parayı hareket ettiren raylara erişime ihtiyacı var.

Bu yüzden, DeFi'nin geleceği geleneksel ödeme sistemleriyle entegre olarak şekillenecek.