Bitcoin'in Küresel Benimsenmesi: Din ve Kültürün Rolü

Son zamanlardaki küresel araştırmalar, Bitcoin (BTC) sahipliğinin 2024'ten itibaren arttığını gösteriyor. Ancak, çoğu yatırımcı finansal okuryazarlıktan çok akran ve aile ağlarına güveniyor. Müslüman toplumlarda, benimseme helal veya haram kararlarına göre şekillenirken, Şeriat'a uygun kanallar tanındığında büyüme yaşanıyor. Katolik çoğunluklu ülkeler, Bitcoin ve stablecoin'leri esas olarak havale, enflasyondan korunma ve günlük ödemeler için kullanırken, Hindu ve Budist toplumlar kriptoyu kültürel miras yoluyla benimsiyor. Hindistan'da Bitcoin dijital altın olarak görülürken, Vietnam, Tayland ve Japonya'da küçük ölçekli işletmelerde kullanılıyor.

Çeşitli toplumlardaki kullanım şekilleri, dini değerlerin Bitcoin'in rolünü çerçevelediğini, finansal okuryazarlığın ise ikincil bir faktör olduğunu gösteriyor. Örneğin, İslam inancında Bitcoin'in kabulü, faizin yasaklanması, aşırı belirsizliğin önlenmesi ve kumarın yasaklanması gibi İslami finans ilkelerine göre şekilleniyor. Katolik toplumlarda ise Bitcoin, havale, enflasyondan korunma ve günlük ödemeler için bir araç olarak görülüyor ve geleneksel finansal alışkanlıklarla uyum sağlıyor.

Hindistan gibi Hindu çoğunluklu ülkelerde, Bitcoin, dijital altın olarak algılanıyor ve enflasyona karşı bir rezerv olarak kullanılıyor. Budist toplumlar ise daha çok küçük ölçekli girişimcilik ve topluluk içindeki güvene odaklanıyor. Bu farklı yaklaşımlar, kripto paraların benimsenmesinde kültürel ve dini bağlamın, finansal okuryazarlıktan daha önemli bir rol oynadığını gösteriyor. Sonuç olarak, Bitcoin'in küresel çapta benimsenmesi, sadece finansal bilgiyle değil, aynı zamanda inanç, kültürel miras ve toplumsal değerlerle de şekilleniyor.