BETA

ABD'deki GENIUS Yasası ve Japonya'nın Stablecoin Deneyimi: Farklı Yaklaşımlar ve Sonuçlar

ABD'deki GENIUS Yasası stablecoin benimsenmesini teşvik ederken, Japonya'nın daha önceki düzenlemeleri netliğin her zaman hızlı benimsenmeye yol açmadığını gösteriyor. Japonya'da ilk düzenlemeler yapılmasına rağmen stablecoin kullanımı sınırlı kaldı.

ABD'deki GENIUS Yasası, stablecoin'lerin benimsenmesi için bir pazar katalizörü olarak görülürken, Japonya'nın daha önceki reformları, netliğin her zaman anında gerçek dünya faydasına dönüşmediğini gösteriyor. Japonya, 2023'te dünyanın ilk kapsamlı stablecoin rejimine sahip olmasına rağmen, benimseme sınırlı kaldı. Lisanslı ihraççılar kağıt üzerinde var, ancak gelişen bir yen-stablecoin ekonomisi yok.

Cointelegraph ile yapılan bir röportajda, Web3 altyapı geliştiricisi Startale Group'un ülke müdürü Takashi Tezuka, ABD ve Japonya arasındaki benimseme farkının, düzenleyici tasarımda felsefi bir farklılığı yansıttığını söyledi. Tezuka, "GENIUS Yasası, rahatlama ve merak karışımıyla karşılandı çünkü ABD nihayet iki yıl önce Japonya'nın yaptığı şeye yetişti ve stablecoin'ler etrafında kapsamlı bir yasal çerçeve oluşturdu" dedi.

Japonya'nın Ödeme Hizmetleri Yasası'nda 2023'te yapılan değişiklik uyarınca, sadece lisanslı bankalar, tröst bankaları ve kayıtlı para transfer acentelerinin stablecoin ihraç etmesine izin veriliyor. Buna karşılık, GENIUS Yasası kapsamındaki ABD yaklaşımı daha geniş bir kapı açıyor: Sadece bankalar değil, aynı zamanda federal olarak lisanslanmış banka dışı şirketler de, rezerv ve uyum standartlarını karşılamaları koşuluyla, stablecoin ihracı yapabilirler.

Tezuka, "Japonya, sistemik istikrarı inovasyon hızından daha fazla önemsiyor, ABD ise daha büyük bir pazar açma oyunu sinyali veriyor" şeklinde belirtti. Ancak, bu farkın uzun sürmeyebilir. Japonya'nın altyapı öncelikli stratejisi, "daha geniş endüstri sinyallerini yansıtıyor; küresel oyuncular, programlanabilir, kurumsal düzeyde sermaye piyasalarını desteklemek için altyapı inşa ediyor ve Japonya'nın ölçülü, altyapı öncelikli zihniyeti ülkeyi düzenleyici manzara olgunlaştıkça rekabet etme konumuna getiriyor".

Japonya, son iki yılda düzenleyici altyapıyı oluşturduktan sonra, bu sonbaharda ilk yen-denominasyonlu stablecoin'ini onaylamaya hazırlanıyor ve ulusal para biriminin blok zinciri tabanlı havaleler ve ödemeleri için kapı aralıyor. İlk stablecoin'in, bir para transfer operatörü olarak kaydolan yerel fintech şirketi JPYC tarafından ihraç edileceği bildiriliyor. Tamamen teminatlı bir stablecoin olacak ve banka mevduatları ve Japonya devlet tahvilleri ile bire bir desteklenecek.

Tokyo merkezli Monex Group da kendi yen-endeksli stablecoin'ini ihraç etmeyi düşünüyor. JPYC'nin ki gibi, devlet tahvilleri ve diğer likit varlıklarla tamamen teminatlandırılacak ve kurumsal ödemeler ve küresel havaleler gibi kullanım durumlarını hedefleyecek. Monex'in potansiyel girişi özellikle dikkat çekici. TradeStation ve Coincheck gibi milyarlarca kullanıcıya hizmet veren iştirakleriyle halka açık bir şirket olarak, Japonya'nın yeni stablecoin pazarına ölçek ve itibar getirebilir.

Bu girişimler gerçekleşirse, bugün büyük ölçüde ABD doları tokenlerine, özellikle Tether'in USDt (USDT) ve Circle'ın USDC'sine hakim olan 270 milyar dolarlık küresel stablecoin pazarına yen'in uzun zamandır beklenen girişini işaret edecek.

Sonuç olarak, ABD ve Japonya'nın stablecoin'lere yönelik farklı yaklaşımları, düzenleyici çerçevelerin pazar dinamikleri üzerindeki etkisini gösteriyor. Japonya'nın dikkatli yaklaşımı, başlangıçta benimsenmeyi yavaşlatmış olsa da, uzun vadede kurumsal katılım ve güveni artırabilirken, ABD'nin daha açık politikası daha hızlı büyümeyi teşvik edebilir. Her iki ülke de, stablecoin'lerin küresel finansal sistemdeki yerini şekillendirmede önemli bir rol oynuyor.

(!) Bu haber yatırım tavsiyesi içermez. Kripto para yatırımlarınızda dikkatli olmalı ve profesyonel tavsiye almalısınız.

Paylaşın